29 Kasım 2012 Perşembe

Ve Aralık...

Ajandam da hayatımda renk renk...



Yılın son ayıda başlamak üzere…
Aralık dediğimiz zaman tatlı bir telaş başlar… Yıl sonunda bitirilmesi gereken işler biran önce bitsin isteriz ki yeni yıla yeni işlerle temiz bir sayfa açalım… Açtığımız bu temiz sayfayı seçmekte Aralık ayına kalır J Benim olmazsa olmazımdır elimin altında küçük bir ajandam ve masa takvimim… O takvimin günleri doldukça hayatı boşa geçirmediğim dolu dolu yaşadığımı hissediyorum… Sizde kendinize uygun ajandaları D&R ve Mephisto’da bulabilirsiniz yani en azından ben oradan buldum J




Ben tercihimi küçük İstanbul ajandalarından yana kullandım, her yerde bana eşlik edebilecek boyutlarda olduğu için…

Ajandalar artık olması gerekenin yani sadece günleri belirtmenin dışında her sayfada farklı bir karşılama ile sunuluyor. Geçen 2 senedir kullandığım masamdan eksik olmayan ajandam Metis yayınlarına ait.. Her sene farklı bir tema ile sunuluyor.. Bu sene ajanda başlığı “olmayan kelimeler” idi 2013’te ise “Ayvayı yedik” ile karşımıza çıkacak…
Herkese kolay gelsin ;)

15 Kasım 2012 Perşembe

Monotonluk




MONOTONLUK

 Bu yazımda Alain de Botton’un “Çalışmanın mutluluğu ve sıkıntısı” adlı kitabından yola çıkarak kendi çalışma yaşamımı da göz önünde bulundurarak “çalışma hayatındaki monotonluğu” ele aldım.

Öncelikli olarak monotonluk, işin aynı tempoda ve sürekli tekrarlanarak yapılmasının verdiği yorgunluk ve bıkkınlık halidir. Çalışma psikolojisi açısından monotonluğun anlamına baktığımızda ise “İşyeri koşullarındaki düzensizlikler ve insanın bedensel ve zihinsel yapısına uygun olmayan koşullardan kaynaklanan psikolojik yorgunluklar” olarak değerlendirilmekte.

İş yaşamında monotonluk yeni yeni gündeme gelip bir sorun olarak görülmeye başlansa da aslında yıllar önce Karl Marx ‘yabancılaşma teorisi’yle şu an üzerinde durduğumuz monotonluk konusunu açıklamıştır. Marx’ın yabancılaşma teorisine göre,

Kişinin kendi emeğine yabancılaşması: Yabancılaşmanın asıl kaynağı da iş bölümüdür. Bir iş ne kadar ufak parçalara ayrılıyorsa genel yapıdan o kadar uzaklaşılır.  Ve bir bakıma uzmanlaşma yabancılaşma olarak adlandırılıyor. Örneğin; bir terzi hazır giyim getirilmeden önce diktiği elbiseyi tüm ayrıntılarıyla kendi üretirken (emeğini, özverisini, yaratıcılığını katarak) hazır giyimde sadece paça yapar yada görevi neyse onla ilgilenir hale geldi. Sadece paça konusunda uzman oldu, el çabukluğu kazandı belki ama diğer alanlarda köreldi beklide hiç bilgisiz hale geldi. İnsan, Marx"a göre, kapitalist düzende söz konusu özsel niteliklerinden uzaklaşır, özüne yabancılaşır. Kapitalist pazarın bir unsuru olarak işleyen çarklardan biri haline gelir. Yeni çalışma düzeni yaşamda bir makine olarak düşündüğümüzde çalışanlarda makinelerin dönem irili ufaklı çarkları konumuna geliyor. Bu küçük çarklardan biri arızalandığı zaman o parça değiştirilip yerine yenisi geliyor ve makine çalışmaya devam ediyor. Tıpkı iş yaşamında olduğu gibi…

Kişinin kendi emeğinin ürününe yabancılaşması: Teknolojinin bize sunduğu faydaların değeri inkar edilemez ancak bizi çalışan robotlar haline getirdiği de bir gerçek. Kişinin kendi emeğinin ürününe yabancılaşmasını, çalışanların aslında yaptığı işlerin farkına vararak yapmamaları olarak yorumlamamız mümkün. Buna bir örnek olarak bankacıları düşünebiliriz. Bankada gişe memuru müşterisinden parayı alır, bilgisayarda işlemi yapar, parayı sayar ve kasaya koyar sonra makbuz keser imza karşılığında makbuzu imza karşılığında verir, işlem tamamlanmış olur. Ancak sorulduğu zaman gelen paranın hangi kodla hesaba girdiği, müşteriyi hangi muhasebe koduyla işlem yapıldığını bilmez. Çünkü sistem otomatik olarak gerçekleştirdiğimiz için kodlara ihtiyaç duymuyoruz ve bilmiyoruz. Eskiden manüel sistemle girildiği için banka çalışanı kodu da kendi girdiği için işlemi neden niçin nasıl yaptığını gelişim sürecini biliyordu. Şimdi sadece bilgisayarda iki tıkla işimizi hallediyoruz ve nedenini bilmeden bilinçaltımıza işlendiği haliyle gerçekleştiriyoruz.

Kişinin çalışma, çalışma ortam, çalışma arkadaşına yabancılaşması: İnsanlar yüzyıllardır ortak iş yaparken artık herkes bireysel çalışıyor. Rekabet içinde olan çalışma ortamlarında çalışanlar birbirini rakip görür hale geldi. Herkes birbirinden biraz daha fazla şey bilip öne geçme çabasında. Ben merkezci olup kendilerini üstün kılmak istiyorlar. Takım çalışması, ekip çalışmasından gün geçtikçe uzaklaşılıp bireysel çalışma ortamları doğmuş oldu. Başkasının emrinde çalışacağıma kendi işimi kurarım diyerek bireysel çalışma alanları çoğalmaya başladı. Ve bireyler kendilerini toplumdan soyutladı.

Kişinin kendine ve insanlığa yabancılaşması: Çalışanları yada bireylerin herhangi bir konuda yaptıkları iş zevk vermiyor kişileri tatmin etmiyor. Çünkü çalışma hayatında insanlar bir ürün çıkaramaz hale geldi ve kendi yeteneklerini ortaya koyamıyor. Bu yüzden de yaptıkları işlerden sıkılıyorlar çünkü insanlar yaptıkları işin sonucunu görmek isterler. İnsanlığa yabancılaşma ise topluma faydalı olmaktan uzaklaşılıp çalışmayı artık sadece para ve statü kazanma olarak görmemizden kaynaklanıyor. Bir araştırmaya göre 1. sınıfa başlayan tıp öğrencilerine sormuşlar neden Tıp okumayı tercih ettiniz. Gelen cevapların büyük çoğunluğu topluma faydalı olabilmek için demiş. Bundan yola çıkarak Tıp kazanamasaydınız 2. tercihiniz neydi denildiğinde ise beklenen cevap eczacılık, diş hekimliği, öğretmenlik vs beklenirken (topluma faydalı görülen meslekler) çıkan sonuç mühendislik olmuş. Bu da aslında işin bize katacağı kazanç ve statüye göre seçim yaptığımızı ortaya koyuyor.

Zaman ilerledikçe teknolojik gelişmelere hayatımıza girmeye devam ettikçe çalışma ve çalışma hayatımızda da büyük değişiklikler meydana geliyor. El kabiliyetiyle ya da basit aletlerle yapılan işlerin çoğunun yerini mekanik aletlerin ön plana çıkıp makineleşmenin ilerlemesi kişilerin işlerdeki hareketlerini kısıtlamıştır. Küçük çaplı atölye de üretimin yerini de fabrikalar almaya başlamasıyla, tek düze çalışma tek düze üretim ortamları oluştu. Sanayileşme ile birlikte gerçekleşen iş yaşamındaki makineleşmenin sonucunda çalışan üzerinde mutsuzluk ve iş tatminsizliğini ortaya çıkarmıştır. Makineleşmeyle birlikte yapılan işler bölümlere ayrılmış ve kişi sadece kendi bölümden sorumlu hale gelmiş. Örneğin bir ayakkabı üreticisi ayakkabının tabanından en son bağcığının takılmasına kadar tüm süreçlerde kendi etkinken seri üretimde sadece tüm ayakkabıların bağ takma işleminin sorumluluğu yüklenmiştir. Böylelikle çalışan işe geldiği zaman sürekli ayakkabı bağı taktığı için yaptığı işte bir çeşitlilik olmadığından sorunlar ortaya çıkmaya başlamıştır. 

Eski teknolojide mimarlar daha başarılı işler yaparken şimdi imkân varken neden başarısız olduklarını araştıran bir kişi elde ettiği sonucu şöyle açıklamıştır. Eskiden mimarlar zanaatkardı, elinde projeyi kendi kalemiyle çizip sonra yerinde gidip inceleme yapıp binayı ona göre konumlandırıyorlarmış. Yerin yönü, güneşe göre konumu, coğrafi özellikleri değerlendirilerek projeye başlanıp bitiriliyormuş. Şimdiki mimarlar inşaatın yapılacağı bölgenin önlerine sunulan haritası ve krokisi üzerinden AutoCad programı ile projeyi yapıp yerleştiriyor. Çok nadir gidip inceleme yapıldığı için projenin başından sonuna önlerine sunulanlar arasında tercih yapıp projeyi devam ettiriyorlar. Görme, hissetme ve inceleme olmadığı içinde başarısız olduklarını öne sürmüş.

Tek düze çalışma ve monotonluk iş ile ilgili stres kaynağıdır ve buda çalışanın performansını olumsuz yönde etkileyen büyük bir sorundur. Kendi çalışma hayatlarımızı mercek altına alacak olursak eğer idari bir işte çalışıyorsak bizimde bu monoton hayatın içinde olduğumuzu görürüz. Her gün aynı saatlerde gelinen bir ofis ortamı aynı masa aynı kişiler ve her gün bir birini tekrarlayan aynı işler. Bu da belli bir süre sonra kendimizi etrafımızdan soyutlamamıza neden oluyor ve belli süre sonra dikkatsizleşmemizi neden oluyor. Neticesinde de iş performansında düşmeler karşımıza çıkıyor.

Bu durumu bir döngü içinde açıklarsak eğer; monotonluğun oluşması iş tatminini düşürür. İş tatmininin düşüşü işe harcanacak çabayı etkiler. İşe gösterilen çaba da performansı düşürür.

Kitapta yer alan birçok meslek ve çeşitlilik söz konusu hepsinin de kendine özgü incelikleri ve belli bir iş süreçleri var. Kimi bahsettiğimiz gibi bir iş standardında ilerlerken kimi ortam ve iş koşullarında sürekli değişim yaşamakta. Belli standardı olan işler daha monoton ve sıkıcı hal almakta. Diğer taraftan iş hayatında sürekli değişim hareketlilik olması tek düzelikten kurtarıyor.  Bizim monoton olarak nitelendireceğimiz bir iş bir kısım çalışanlara iyi gelebilir. Bu yüzden de yapılan iş ve işi yapan kişiye göre değişen bir kavramdır. 

Genel olarak düşünürsek iş yaşamındaki monotonluğu giderebilmek için belli başlı uygulamalarla bu durumu giderebiliriz. Standart bir işe sahip kişilere tek bir işin yanı sıra farklı işlerde öğreterek görevlerinin de çeşitliliğe gidebiliriz. Çalışma ortam ve koşullarında imkan dahilinde yapılacak değişimler monotonluktan çıkarabilecek önemlerden biri olabilir. Şirket politikası ve sektör buna müsaade ediyorsa iş yerinde yapılacak bir rotasyonla kişi bazlı olarak monotonluk için bir çare olabilir. İdari işlerde kişiyi işe yoğunlaştırmak için yetki verilebilir yada düşünce belirtip kararlarını sunabileceği ortam yaratırsak işiyle ilgi performansı artacak ve monotonluk duygusu azalmış olacaktır. Öte yandan üretim firmaları yada tek düze çalışan yerlerde iş ortamı, saati ve koşullarında bir değişime gitmemiz zor olabilir ancak iş sonrası şirket içi faaliyetler yada kişilere sunulacak sosyal faaliyetler ile kişinin iş yerine duyulan heyecanı arttırılıp işe bağlamamız ve tek düzeliğe katlanmasını sağlayabiliriz.

Not: Çalışma hayatındaki monotonluğu nasıl giderebiliriz? konusuna bir dahaki yazımda ayrıntılı değinmek istiyorum.

Zühre Turunç
Kasım 2012



10 Ekim 2012 Çarşamba

Y Kuşağını Anlamak


SEMİNER: “ Y Kuşağını Anlamak”

Günümüzün en güncel konularından biri olan Y kuşağını Y Kuşağından dinliyoruz. "Y Kuşağını Anlamak" Konulu seminerimiz Vodafone'dan Sezai Kayaoğlu'nun moderatörlüğünde 13 Ekim Cumartesi günü İTİCÜ Eminönü Kampüsünde..
Aktiviteye katılım ÜCRETSİZ olup, aktiviteyle ilgili detay bilgiler aşağıda verilmiştir.


        Y Kuşağının temsilcileri anlatıyor:
              1. İş hayatından neler bekliyoruz?
              2.  Çalışılan sektör ve şirket tercih nedenleri (Önem sıralaması nedir?) (iş başvurularında nelere dikkat ediyoruz?)
              3.  Yöneticilerimizden ne bekliyoruz?
              4.   Neler Bizi Motive eder?

Moderatör: Sezai Kayaoğlu - Vodafone
Konuşmacılar :
1. İskender Bayrak - Türk Telekom
2. Metin Akkaya - Medikal Park
3.  Hatice Şimşek - LCW
4. Melek Aydoğan - Öğrenci - Marmara Üniversitesi

Yer: İstanbul Ticaret Üniversitesi Eminönü Kampüsü
Adres: Ragıp Gümüşpala Cad. No:84 Eminönü / İSTANBUL – (0212) 511 41 50
Tarih – Saat: 13 Ekim 2012 Cumartesi 14:30 – 17:00

Kayıt İçin: http://www.birlikteik.com/index.php?p=et&s=200000035

21 Eylül 2012 Cuma

Beklenen vakit geldi


Beklenen vakit geldi J
6. Beyoğlu Sahaf Festivali Başlıyor!!!
İlk zamanlarında Taksim gezipark’ta kurulan Sahaf Festivali bu sene kapılarını 25 Eylül'de Tarlabaşı TRT binasının yanında saat 11:00 ile 23:00 arasında açacak. 14 Ekim tarihine kadar sürecek ve çeşitli etkinliklerin düzenleneceği festivale yetmiş dört sahaf katıldığı belirtiliyor.
Her sene keyif alarak gezdiğim sahaf festivali için bu yılda heyecanla bekliyordum ki o günler gelip çattı kapımıza dayandı… 25 Eylülden itibaren sabah 11’den akşam 11’e genç, yaşlı demeden 7’den 70’e herkese hitap edecek olan festivale vakit ayırıp da bir uğramanızda fayda olduğunu düşünüyorum.  Herkesin kendinden bir şey bulabileceği festivalde kitapların yanı sıra dergiler, eskiye ait yazılar, eski fotoğraflar, film, tiyatro afişleri, levhalar, plaklar, mektuplar, kartpostallar ve özel koleksiyonlar da yer alıyor. 

Haydi herkes festivale J kitap okuyalım ve okutalım!!!

Eylül 2012

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Sosyal Medya Uzmanlığı Sertifika Programı



"Sosyal Medya Uzmanlığı Sertifika Programı"
Günümüz mesleği haline gelen Sosyal Medya Uzmanlığı için yeni sertifika  programı Tekstilkent Sanayici ve İşadamları Derneği katkılarıyla başlıyor.
Tekstilkent Sanayici ve İşadamları Derneği nin İŞKUR ile birlikte hazırladığı “Sosyal Medya Uzmanlığı Sertifika Programı”nda 1. dönem başlıyor.

Arama motoru dünya devi Google ve Birçok üniversitenin yanı sıra Esenler Belediyesininde tam destek sağladığı eğitim programını başarıyla tamamlayan katımcılar Kurs bitiminde  iş sahibi oluyor.

Google Adwords Uzmanlığı Desteği !
Tüm katılımcılarımıza Google Sponsorluğunda Google Adwords uzmanlığı sertifikasyonu için hem eğitim hemde ücretsiz sertfika sınav hakkı sağlanacaktır

Eğitim Programı Detayları:
Eğitim sosyal medya uzmanlığı, e-ticaret ve kurumsal web sitesi yönetimi, intenet reklamcılığı ve temel donanınm konuları baz alınarak aşağıdaki dersler ile desteklenecektir.

Temel HTML ve Web Sitesi Yönetimi
Grafik Tasarım
Temel Donanım ve İşletim Sistemi
İnternet Reklamcılığı
Arama Motoru Optimizasyonu
Web Sitesi Analizi ve Raporlama

Katılım Koşulları
En Az Lise Mezunu,
17 - 29 Yaş Arası,
Sosyal Medya Alanında Kariyer Hedefi olan
Eğitim süresince tüm kursiyerlere işkur tarafından 20 TL günlük harçlık verilmekte olup SGK süreci başlatılmaktadır.

Program Süresi:
20 HAFTA ( 600 Saat )

Eğitim Yeri:
Tekstilkent Ticaret Merkezi. İşhanı Blok Kat 1 ESENLER / İSTANBUL

9 Temmuz 2012 Pazartesi

LC WAİKİKİ



Bu hafta hedeflerim arasında yer alan LC Waikiki’yi büyüteç altına almak istiyorum. 
Neden mi???
İşte size LC Waikiki:
1985 yılında Fransa’da doğan LC Waikiki, 1997 yılında bugünkü Tema Grup tarafından satın alındı. Koleksiyonları ve mağazacılık anlayışıyla birçok markaya örnek oluşturan ve ulaşılabilir modanın adresi olan LC Waikiki, büyüme serüvenini, 15 yıldır bir Türk markası olarak Tema Grup çatısı altında sürdürüyor. 
Koleksiyonları ve mağazacılık anlayışıyla örnek oluşturan ve kendini ulaşılabilir modanın adresi olarak tanımlayan LC Waikiki, büyüme serüvenini, 14 yıldır bir Türk markası olarak Tema Grup çatısı altında sürdürüyor. Hazır giyim perakendeciliği alanında Avrupa’nın en başarılı üç giyim perakendecisinden biri olmak vizyonuyla çalışmalarını sürdüren marka aynı zamanda Ipsos KMG’nin yaptığı araştırmaya göre 2004 yılından beri Türk hazır giyim sektörünün liderlik konumundaki yerini de koruyor.
Fortune 500 Türkiye 2011 Araştırması’na göre LC Waikiki, Türkiye’nin en büyük 33. şirketi. Geçen yıl 37. sıradaki LC Waikiki bu sene 4 sıra daha yükseldi. Ayrıca, hazır giyim sektöründe Türkiye’nin en çok istihdam sağlayan şirketleri listesinde 11. sırada yer almakta.
Tema Yurtiçi Mağazacılık İnsan Kaynakları Direktörlüğü;  3 ana departmandan oluşmakta: Bunlar Seçme, Yerleştirme ve Organizasyon Müdürlüğü; Eğitim ve Geliştirme Müdürlüğü ve Çalışan İlişkileri ve Performans Müdürlüğü.
İK süreçlerinde hem kendi çalışanlarını hem de alanında uzmanlaşmış profesyonelleri değerlendiriyor. Perakende sektörü gibi gelişmekte olan bir alanda, insan kaynakları departmanlarının işi daha zor olmasına rağmen işini seven, bu sektörün içinden gelen, yenilikleri takip eden ve uygulamaktan keyif alan bir ekibi olduğu için, bütün zorlukların üstesinden rahatlıkla gelebiliyor.
İşe alım süreçlerinde son yenilikleri takip etmede sektörünün öncüsü olmaya devam eden LC Waikiki önümüzdeki dönemde iç terfi programlarına ağırlık vermeyi planlıyor. Eğitim süreçlerinde de yeniliklerle gündeme gelmeye devam edeceğiz. LC Waikiki AKADEMİ ile bütün mağaza çalışanlarımız mesleki ve yönetsel eğitimlerini internet aracılığıyla evlerinden rahatlıkla tamamlarken bir diğer projemiz olan 2023 Liderleri Akademisi’nde ise mağaza müdürlerimiz birçok modülden oluşacak bu eğitim programında yönetim yeteneklerini geliştirmenin yanında kişisel yetkinliklerini de geliştirecek eğitimler alarak perakende sektöründe emin adımlarla yürümemize katkıda bulunacaklardır.
Hızla büyümeye devam eden LC Waikiki 45 yeni mağaza ve yaklaşık 2000 yeni personel alımı yapacakları belirtiliyor.
LC Waikiki yi en iyi çalışanlar kendisi anlatır diyorum ve…



LC Waikiki Y kuşağı personelin dilinden iyi anlayan bir şirket. Sosyal medyayı çok iyi kullanıyor, son zamanlarda çok iyi atılımları söz konusu, sosyal yaşam ve işi bir araya getiriyorlar.. 2012’ye ait birkaç örnek:

Kariyere önem veren bir şirket…     "www.lcwaikikiakademi.com/"

Sosyal Medyayı çok iyi kullanabilen şirketlerden bir tanesi; "http://www.facebook.com/LCWaikikiKariyer"




Kaç şirketin kendine ait bir tiyatro grubu var??

LC Waikiki çalışanları gururla sunar, “Sevgili Doktor”. Çalışanları tarafından hazırlanan bu tiyatro oyununu 12, 14 ve 17 Temmuz’da Halkalı Kültür Merkezi’nde izleyebilirsiniz.



Corporate Games’te ödüle doymayan şirket J Toplam 21 madalya ile en çok madalya kazanan şirket oldu. LC Waikiki ailesini bu başarılara taşıyanları tebrik ederiz J

Daha ne olsunJ

Temmuz 2012
Zühre Turunç


27 Haziran 2012 Çarşamba

Seçmece bunlar




Seçmece bunlar J


Yaz geldi, hoş geldi…

Kimi çalışanlar tatil planı yaparken, kimi tam gaz çalışmaya devam ediyor.

Ben çalışanlardanım ama hafta sonu kaçamaklarıyla tatili renklendirecek gruba dâhil ediyorum kendimi. Hangi grupta olursak olalım mutlaka yaz tatilini keyifli kılacak yol arkadaşlarımız oluyor çantamızın bir kenarında. Bazen kenarda kıyıda köşede duruyor, bazen de elimizden düşmüyor ama mutlaka oluyor. Benim yaz tatilim lisansüstü mülakatlarına hazırlıkla başladığı için öncelikli olarak İnsan Kaynakları Yönetim kitaplarımı okuyorum. Tabi ki yaz böyle geçmeyecek, geçmemeli J O yüzden kendime keyifle okuyacağım ve gündemi takip edeceğim bir kitap listesi oluşturdum. Benim listem belki sizinkilere de ilham verir diye paylaşmak istedim.


Polisiyeden aşka, kişisel gelişimden gazete yazılarına kadar çeşitli bir liste oldu benimki...

Tanrılar okulu okuyup keyif aldığım ve yine yeniden elime alacağım bir kitap olacak bu yaz. Ahmet Ümit, Canan Tan, Grange, Elif Şafak tüm kitaplarını keyifle okuduğum yazarlar. Yeni kitaplarını da kısa sürede okumak lazım. Listem de çok sayıda kitap yok bunun nedeni de okuyamayacak olmam değil okumaya geç başlayıp eylül sonu gibi düzenlenen “Sahaflar festivalini” beklememden kaynaklı. Sahaflar festivalinden aldıklarımı sizlerle paylaşmak isterim tabi zamanı gelince J

 





1. Sisle Gelen Yolcu

Jean-Christophe Grangé










2.Sultanı Öldürmek
Ahmet Ümit









3. Şemspare
Elif Şafak









4.İsim, Şehir, Bitki
Yılmaz Özdil









5.Issız Erkekler Korosu
Canan Tan









6.Yüzyıllık Yalnızlık
Gabrıel Garcia Marquez









7.Tanrılar Okulu
Stefano Elio D’Anna









8. Bir Soru Bir Aşk
David Nicholis







İyi okumalar… J




Haziran 2012
Zühre Turunç


Sosyal Medya Uzmanlığı‏



İşkur’da Sosyal Medya Uzmanlığı‏ Programı 


Lütfen resimleri görüntüleyiniz. Lütfen resimleri görüntüleyiniz. Lütfen resimleri görüntüleyiniz. Lütfen resimleri görüntüleyiniz.



Eğer şuan hali hazırda bir işiniz yoksa ve revaçta olan bir işte çalışmak istiyorsanız,
Neden olmasın?


24 Haziran 2012 Pazar

Çalışanları Elde Tutmak




Çalışanları Elde Tutmak
(Harvard Business School Pres- Pocket Mentor)

“Çalışanları elde tutmak” kitabında, yaratıcı ve etkin elde tutma stratejilerini kullanarak yetenek savaşında rekabetçi kalmanın yollarını görüyoruz. Kitabı anlatmaktan ziyade konusu gereği kitaptan da edindiğim bilgilere göre çalışanları elde tutma ve yollarına değineceğim.

 Elde tutma bir şirketin yetenekli çalışanlarını alıkoyma kabiliyetidir. Daha önceki yazımda elde tutmanın faydaları ve yararından bahsetmiştim. (Dikkat! Çalışanlar kaçıyor…) Elde tutmanın zorlaştırıcı gelişmelerinden bahsedecek olursak bunların başında demografik değişiklikler, ekonomik gelişimler, kültürel beklentiler ve hayatındaki çalkantılar yer alır. Bu gelişmeler yaşandıkça şirketler bu duruma ayak uyduramadıkları sürece iyi çalışanlarını farklı kuruluşlara kaptırmaları kaçınılmaz olacaktır. Çünkü çalışan kendini güvende hissedeceği, huzurlu ücret bakımından tatmin edici ve kariyer gelişimine katkıda bulunacak işlerde çalışmayı tercih eder. İyi çalışanlarımızı elde tutmak için etkin stratejiler kullanmamız gerekir. Bu stratejilerin belli başlılarını şöyle sıralayabiliriz:
-         Doğru kişiyi işe almak,
-         Şirketlerinizi tercih edilen bir işveren haline getirmek,
-         Doğru kültürü beslemek,
-         Çalışanların şirkete dair moral çöküntüsünden kaçınmalarına yardımcı olmak,
-         Elde tutma becerileriniz güçlendirmek,
-         Çalışanların ihtiyaçlarını daha iyi karşılamak için programlar tasarlanmak,
-         Çalışanlar arasındaki kuşak farklarına göre stratejiler geliştirmek.

Doğru kişiyi işe almak demek doğru kişiyi doğru işle birleştirmek demektir. İşe alınan personelin gerçekten o işteki eksikliği doldurabilecek kişi olmasıdır. Böyle bir işe alım gerçekleştirdiğimiz takdirde hızlı bir şekilde performans göstermeye başlayacaktır. Bu yüzden de uygun özgeçmiş, deneyim ve yeteneklere yeteri kadar sahip olması gerekir.

Şirketlerimizin tercih edilebilen işveren haline getirmeliyiz ki rekabet ortamında diğer kurumlardan bir adım daha önde olalım. Tercih edilen bir şirket olmak için doğru ücret politikaları tasarlamak, çekici sosyal yardımlar sunmak, çalışanların çalışma hayatlarıyla sosyal hayatların dengelemelerine yardımcı olmak, kendilerini tanımalarına teşvik etmek, görev fırsatlarını anlatmak, çalışanların yeteneklerini geliştirmek, büyük görevler yaratıp ve çeşitliliğe değer vermek sayılabilir. Örneğin şirket içi partiler, kültürel etkinlik davetiyeleri, masaj ve beslenme danışmanı vs. gibi oluşumlar sizi diğer kurumlardan farklı kılan etkinlikler olabilir.

Teknik beceriler, ekip çalışmaları, iş etiğini kavrama, zaman yönetimi, liderlik, kişiler arası anlayış son zamanlarda çalışan becerileriyle ilgili olarak üzerinde durulan konular. Çalışanların bu becerilerini geliştirmek için eğitim verdiğinizde, onların firmanızda kalma şansını arttı9rmış olursunuz. Eğitim, çalışanların daha iyi performans göstermesine ve hedeflerine ulaşmasına yardımcı olur. Çalışanlarda iyi oldukları yerde kalmaya eğilim gösterirler J Örneğin belli kişiler arası becerilerde yetersiz olan yüksek değere sahip çalışanlara kişisel koçluk sunarak en büyük neticeleri elde edebilirsiniz. Çalışanların kıdem atlama fırsatlarını görev sürelerine göre değil, yaptıkları işe katkılarına göre belirleyin. Bu onları motive edecektir. Ve performansları artacaktır.

Bir başka çalışan elde tutma stratejisi de çeşitliliğe değer vermektir. İş gücü, tüm sektörlerde çeşitlilik göstermektedir. Yaş, cinsiyet, yarı ve tam zamanlı çalışan, etnik köken, ırk cinsel yönelim, fiziksel yeteneğe kadar şirketler, çalışanlar arasındaki farklılıkların fayda sağlıyor.

1.      Kuraldışı çalışan işçileri elde tutmak: Bu grubun çalışanları yarı zamanlı, sözleşmeli veya dönemsel çalışanlardır. Bu grup çalışanları kurumlara esneklik ve tasarruf faydaları sağlar.
2.      Azınlıkları elde tutmak: Irk, etnik köken, cinsel yönelim, fiziksel yeterlik ve diğer niteliklerle tanımlanan azınlık gruplarının üyeleri şirketinizdeki fikirlerini bakış açılarının ve çalışma tarzlarının çeşitliliğini daha da zenginleştirir. Azınlıkları elde tutmak için şu yaklaşımlar göz önünde bulundurulur.
a.      İnsanlara farklı ama adil davranın,
b.      Çeşitlilikten ötürü minnettarlığınızı gösterin,
c.      Çeşitlilikten ticari değer çıkarın.
3.      Kadınları elde tutmak: Firmanızda kaç kadının üst düzey yönetim pozisyonlarında bulunduğunu ve kaçının bu yolda olduğunu tespit ederek başlayabilirsiniz. Bu stratejiler;
a.      Mevcut durumu analiz edin,
b.      Cinsiyet eşitliği meseleleri tartışın,
c.      Kadınları başarılarının önündeki “görünmez” engeller yok edin,
d.      Kuruluş içinde destek geliştirin,
e.      Kadınların yönetim biçiminin iş hayatı için iyi olduğuna dair kavrayışı teşvik edin. 
4.      Olgun işçileri elde tutmak (X kuşağı): Deneyimleri çalışanlarıdır ve birçoğu artık emekliliğe yönelmiştir. Peki ya bu çalışanlarımızı elde tutmak için ne yapabiliriz.
a.      Sorumluluk göstererek sadakat kazanın,
b.      X kuşağına kariyer geliştirme seçenekleri verin,
c.      İş ve hayat dengesi için fırsatlar sağlayın,
d.      Ayrılan bir çalışansa geri dönebilme imkânı sağlayın,
e.      Ne istediklerini sorun ara sıra,
f.        Esnekliği destekleyin,
g.      Ödenek sisteminizi kişiye göre uyarlayın,
h.      Çalışmaları ilginç bir hale getirin.
5.      Genç işçileri elde tutmak (Y kuşağı): Firmanın işgücüne özel bir tür enerji, tazelik, gelişkin teknik bilgi getirirler. Bu grubun şirketler için zorlukları da vardır tabi. Şirketlerden beklentileri yüksektir çünkü kendi standartlarında yüksektir. Yaptıkları işin önemini ve değerini vurgulamazsanız kendini değerli hissedeceği şirketlere yönelir. Genç işçileri elde tutmada uygulanabilecek stratejilerden bazıları;
a.      Kişisel becerilerini ve hedeflerini anlayıp çalışmalarını buna uygun düzenleyin. Çalışmaları kişiselleştirin,
b.      Öğrenim yoluyla yol gösterin,
c.      Onlardan bağımsız be kesintisiz geri bildirimler alın. Ve geribildirim sunup karşılığını da bekleyin,
d.      Görevi düşünün zamanı değil,
e.      Yaptıkları işin değerini ve anlamını vurgulayın.

 Son olarak elde tutma boşluklarını teşhis edip kapatmak için atılacak adımları sıralarsak,
a.       Çalışanların devir hızı ve işten çıkış görüşmeleriyle ilgili bütün verileri toplayıp analiz edin.
b.      Elde tutmayla ilgili tutum ve deneyimleri almak için yöneticilere anket yapın.
c.      “Geleceğe çekme” oturumlarıyla ileriye bakın.
d.      Zayıf elde tutmanın yarattığı “sancı noktalarını” tespit edin.
e.      Arzu edilen geleceğe ulaşmanın önündeki engelleri tespit edin.
f.       Boşlukları doldurmak için olası stratejiler hakkında beyin fırtınası yapın.
g.      Odak gruplarından ve görüşmelerinden bilgi toplayın.
h.      Topladığınız bilgileri kullanarak şirket için bir dizi elde tutma stratejisi ve hedefi geliştirin.
i.        Elde tutma için bir ekip kurun ve görev tanımları düzenleyin. Sadece sorumluluk alanında iyi çalışanı kaçırmamayı görev bilmiş personel ekibi olsun. Bu işe yoğunlaşarak şirkete katkı sağlayacak çözümler üretebilsin.

İyi çalışanı elde tutmanın en zor olduğu sektörler, telekomünikasyon, bankacılık, bilişim, ilaç, inşaat, enerji gibi teknolojinin önem kazandığı sektörler. Elde tutulması en zor pozisyonlar ise pazarlama ve marka yönetimi pozisyonları, satış pozisyonları, teknik uzmanlar çalışan devrinin yüksek olduğu pozisyonlardır. Bu pozisyonlarımız için yedek kulübemizde mutlaka ek çalışanlarımızın olması gerekir. Bu da bilinesi bilgiler J

Zühre Turunç
Haziran 2012

23 Haziran 2012 Cumartesi

Yemek Sepeti


Yemek Sepeti

Öğle arasında yemeklerinizin geldiği şirketi tanımak istemez misiniz?

Boğaziçi Üniversitesi'ni bitirdikten sonra Amerika'dan yeni bir iş fikriyle dönen Nevzat Aydın, 2000 yılında arkadaşı Melih Ödemiş ve Cem Nufusi ile birlikte yemeksepeti.com'u kurmak için çalışmaya başladı. Yemeksepeti.com ülkemizin en gelişmiş ve ilk online yemek siparişi sitesidir. 2000 yılı içerisinde faaliyete geçmiş olan Yemeksepeti.com ülkemizdeki paket servis anlayışına çok daha verimli ve hızlı bir alternatif getirmeyi hedeflemektedir. Misyonu; öncelikle Türkiye'deki, daha sonra ise Orta Doğu ve Avrupa'nın gelişmekte olan ülkelerindeki tüm internet kullanıcılarına ve ilgili tüm restoranlara, internetten yemek siparişi verebilme ve alabilme olanağı sağlamaktır.


    Dipnot: Resimler hurriyet.com.tr’den alınmıştır.


İlk etapta 15 restoran hedef seçildi ancak söz konusu restoranlar internetten satışa inanmadığı için yemeksepeti.com'a yatırımda bulunmayacaklarını söyleyince yeni bir fikir buldular. Buna göre her alışverişten restoranlar da komisyon alabilecekti. Restoranlar para kazanmaya başladıkça yatırımını da artırmaya başladı ve bugün Balmumcu'daki yeni "kampüsüne" taşınan yemeksepeti, günde 120 bin kişiye hizmet veren bir portal haline geldi. 


Yaklaşık 200 çalışanı olan yemekSepeti, 40 ilde hizmet veriyor.  5 binden fazla restoranın en son menülerine ulaşarak ekstra ücret alınmaksızın kullanıcıların yemek siparişi verebilmesine olanak veren yemeksepeti, sadece İstanbul'da 2949 restoran ile servis veriyor. 2010 yılının mart ayında Izrestorana.ru adıyla Rusya pazarına giren şirket, aynı yılın Nisan ayında ise Foodonclick.com adı ile Birleşik Arap Emirlikleri pazarına katıldı.


Yemeksepeti.com öncelikle bu çerçevede olmak üzere yemek ile ilgili tüm konularda faaliyet göstermektedir. İnternet teknolojilerindeki bütün yenilikleri takip eden ve alanına giren uygulamaların hemen hepsinde Türkiye'de öncü olan Yemeksepeti.com, günlük hayatımızda son derece ciddi bir sorun olan 'Acaba ne yesek?', 'Pizzacının telefonu kaçtı?', 'Telefondan sipariş verelim ama hep diet kola yerine normal kola geliyor', 'Menü olsaydı da neler yiyebileceğimizi görseydik', 'Acaba o buraya paket servis yapıyor mu?', 'Netteyim şimdi telefon açamam, bir daha bağlanmam da dakikalar sürer', 'Toplantıya girmeden siparişi versem acaba adam gelince bekler bekler gider mi?', 'Biberini bol koy dedim yine bal gibi tatlı geldi' ve benzeri yüzlerce probleme son derece radikal bir çözüm getirmesi açısından Türkiye'de bir ilki gerçekleştirmektedir.


Bu buluşma tamamıyla interaktif bir ortamda sağlanıp teknolojinin tüm imkanları ile desteklenerek hata payı sıfıra yaklaştırılmış, verilen bir siparişin en kısa zamanda ve en doğru şekilde kullanıcıya ulaştırılması bir hedef değil bir zorunluluk olarak belirlenmiştir. Servis hızını ve kalitesini sürekli arttırmayı hedef olarak seçmiş olan Yemeksepeti.com, şu aşamadaki faaliyetlerini altı ana konu başlığı altında toplamıştır;



-Internet kullanıcılarına istedikleri restoranlardan istedikleri yemekleri sipariş verebilme imkanını hiçbir ek ücret ödemeksizin sunmak.

-Internet'ten de sipariş almak isteyen restoranların hepsine, hem mevcut olan altyapılarını kullanarak hem de en gelişmiş teknolojiyi yakalayarak sipariş alma olanağı sağlamak.
-Kullanıcıyı sipariş verdiği restoranların bulunduğu kişisel web sayfası ile karşılamak ve bu restoranların menülerindeki değişikliklerden kullanıcıyı haberdar etmek.
-Yemeksepeti.com'dan verilen siparişleri inceleyerek kullanıcının damak tadı ve bütçesi çerçevesinde yeni menülerin, promosyonların ve yemeksepeti.com ailesine katılan yeni restoranların bilgilerini kullanıcıya bildirmek.
-Yemek siparişini kullanıcının belirleyeceği ileri bir tarih ve saatte kendisine ulaşacak şekilde verebilmesini sağlamak.
-Yemek kavramı ile ilgili tüm konularda internet kullanıcılarını bilgilendirmek ve bir yemek portalı olarak hizmet vermek.



NOT: Özellikle bu firmayı bugün büyüteç altına almamın nedeni Yemeksepeti.com’un özellikle ilan yaratıcılığını çok seviyorum. Baktım ki Hürriyet yeni kampüslerini tanıtıyor bizde değinelim dedim J

Bu kadar firma bilgisinden sonra yeni ofisleri ile ilgili birkaç link verelim J


Webrazzi TV’nin yeni program dizisi girişim ofisleri olarak ele aldığı yemeksepeti.com’un ofis videosu için: http://www.webrazzi.com/tv/video/girisim-ofisleri-yemek-sepeti/4e77bebed27dc_4fbcf82b13dff ,

Hürriyet gazetesinde çıkan görseller için: http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay.aspx?cid=57505&rid=2



Zühre Turunç
Haziran 2012