27 Haziran 2012 Çarşamba

Seçmece bunlar




Seçmece bunlar J


Yaz geldi, hoş geldi…

Kimi çalışanlar tatil planı yaparken, kimi tam gaz çalışmaya devam ediyor.

Ben çalışanlardanım ama hafta sonu kaçamaklarıyla tatili renklendirecek gruba dâhil ediyorum kendimi. Hangi grupta olursak olalım mutlaka yaz tatilini keyifli kılacak yol arkadaşlarımız oluyor çantamızın bir kenarında. Bazen kenarda kıyıda köşede duruyor, bazen de elimizden düşmüyor ama mutlaka oluyor. Benim yaz tatilim lisansüstü mülakatlarına hazırlıkla başladığı için öncelikli olarak İnsan Kaynakları Yönetim kitaplarımı okuyorum. Tabi ki yaz böyle geçmeyecek, geçmemeli J O yüzden kendime keyifle okuyacağım ve gündemi takip edeceğim bir kitap listesi oluşturdum. Benim listem belki sizinkilere de ilham verir diye paylaşmak istedim.


Polisiyeden aşka, kişisel gelişimden gazete yazılarına kadar çeşitli bir liste oldu benimki...

Tanrılar okulu okuyup keyif aldığım ve yine yeniden elime alacağım bir kitap olacak bu yaz. Ahmet Ümit, Canan Tan, Grange, Elif Şafak tüm kitaplarını keyifle okuduğum yazarlar. Yeni kitaplarını da kısa sürede okumak lazım. Listem de çok sayıda kitap yok bunun nedeni de okuyamayacak olmam değil okumaya geç başlayıp eylül sonu gibi düzenlenen “Sahaflar festivalini” beklememden kaynaklı. Sahaflar festivalinden aldıklarımı sizlerle paylaşmak isterim tabi zamanı gelince J

 





1. Sisle Gelen Yolcu

Jean-Christophe Grangé










2.Sultanı Öldürmek
Ahmet Ümit









3. Şemspare
Elif Şafak









4.İsim, Şehir, Bitki
Yılmaz Özdil









5.Issız Erkekler Korosu
Canan Tan









6.Yüzyıllık Yalnızlık
Gabrıel Garcia Marquez









7.Tanrılar Okulu
Stefano Elio D’Anna









8. Bir Soru Bir Aşk
David Nicholis







İyi okumalar… J




Haziran 2012
Zühre Turunç


Sosyal Medya Uzmanlığı‏



İşkur’da Sosyal Medya Uzmanlığı‏ Programı 


Lütfen resimleri görüntüleyiniz. Lütfen resimleri görüntüleyiniz. Lütfen resimleri görüntüleyiniz. Lütfen resimleri görüntüleyiniz.



Eğer şuan hali hazırda bir işiniz yoksa ve revaçta olan bir işte çalışmak istiyorsanız,
Neden olmasın?


24 Haziran 2012 Pazar

Çalışanları Elde Tutmak




Çalışanları Elde Tutmak
(Harvard Business School Pres- Pocket Mentor)

“Çalışanları elde tutmak” kitabında, yaratıcı ve etkin elde tutma stratejilerini kullanarak yetenek savaşında rekabetçi kalmanın yollarını görüyoruz. Kitabı anlatmaktan ziyade konusu gereği kitaptan da edindiğim bilgilere göre çalışanları elde tutma ve yollarına değineceğim.

 Elde tutma bir şirketin yetenekli çalışanlarını alıkoyma kabiliyetidir. Daha önceki yazımda elde tutmanın faydaları ve yararından bahsetmiştim. (Dikkat! Çalışanlar kaçıyor…) Elde tutmanın zorlaştırıcı gelişmelerinden bahsedecek olursak bunların başında demografik değişiklikler, ekonomik gelişimler, kültürel beklentiler ve hayatındaki çalkantılar yer alır. Bu gelişmeler yaşandıkça şirketler bu duruma ayak uyduramadıkları sürece iyi çalışanlarını farklı kuruluşlara kaptırmaları kaçınılmaz olacaktır. Çünkü çalışan kendini güvende hissedeceği, huzurlu ücret bakımından tatmin edici ve kariyer gelişimine katkıda bulunacak işlerde çalışmayı tercih eder. İyi çalışanlarımızı elde tutmak için etkin stratejiler kullanmamız gerekir. Bu stratejilerin belli başlılarını şöyle sıralayabiliriz:
-         Doğru kişiyi işe almak,
-         Şirketlerinizi tercih edilen bir işveren haline getirmek,
-         Doğru kültürü beslemek,
-         Çalışanların şirkete dair moral çöküntüsünden kaçınmalarına yardımcı olmak,
-         Elde tutma becerileriniz güçlendirmek,
-         Çalışanların ihtiyaçlarını daha iyi karşılamak için programlar tasarlanmak,
-         Çalışanlar arasındaki kuşak farklarına göre stratejiler geliştirmek.

Doğru kişiyi işe almak demek doğru kişiyi doğru işle birleştirmek demektir. İşe alınan personelin gerçekten o işteki eksikliği doldurabilecek kişi olmasıdır. Böyle bir işe alım gerçekleştirdiğimiz takdirde hızlı bir şekilde performans göstermeye başlayacaktır. Bu yüzden de uygun özgeçmiş, deneyim ve yeteneklere yeteri kadar sahip olması gerekir.

Şirketlerimizin tercih edilebilen işveren haline getirmeliyiz ki rekabet ortamında diğer kurumlardan bir adım daha önde olalım. Tercih edilen bir şirket olmak için doğru ücret politikaları tasarlamak, çekici sosyal yardımlar sunmak, çalışanların çalışma hayatlarıyla sosyal hayatların dengelemelerine yardımcı olmak, kendilerini tanımalarına teşvik etmek, görev fırsatlarını anlatmak, çalışanların yeteneklerini geliştirmek, büyük görevler yaratıp ve çeşitliliğe değer vermek sayılabilir. Örneğin şirket içi partiler, kültürel etkinlik davetiyeleri, masaj ve beslenme danışmanı vs. gibi oluşumlar sizi diğer kurumlardan farklı kılan etkinlikler olabilir.

Teknik beceriler, ekip çalışmaları, iş etiğini kavrama, zaman yönetimi, liderlik, kişiler arası anlayış son zamanlarda çalışan becerileriyle ilgili olarak üzerinde durulan konular. Çalışanların bu becerilerini geliştirmek için eğitim verdiğinizde, onların firmanızda kalma şansını arttı9rmış olursunuz. Eğitim, çalışanların daha iyi performans göstermesine ve hedeflerine ulaşmasına yardımcı olur. Çalışanlarda iyi oldukları yerde kalmaya eğilim gösterirler J Örneğin belli kişiler arası becerilerde yetersiz olan yüksek değere sahip çalışanlara kişisel koçluk sunarak en büyük neticeleri elde edebilirsiniz. Çalışanların kıdem atlama fırsatlarını görev sürelerine göre değil, yaptıkları işe katkılarına göre belirleyin. Bu onları motive edecektir. Ve performansları artacaktır.

Bir başka çalışan elde tutma stratejisi de çeşitliliğe değer vermektir. İş gücü, tüm sektörlerde çeşitlilik göstermektedir. Yaş, cinsiyet, yarı ve tam zamanlı çalışan, etnik köken, ırk cinsel yönelim, fiziksel yeteneğe kadar şirketler, çalışanlar arasındaki farklılıkların fayda sağlıyor.

1.      Kuraldışı çalışan işçileri elde tutmak: Bu grubun çalışanları yarı zamanlı, sözleşmeli veya dönemsel çalışanlardır. Bu grup çalışanları kurumlara esneklik ve tasarruf faydaları sağlar.
2.      Azınlıkları elde tutmak: Irk, etnik köken, cinsel yönelim, fiziksel yeterlik ve diğer niteliklerle tanımlanan azınlık gruplarının üyeleri şirketinizdeki fikirlerini bakış açılarının ve çalışma tarzlarının çeşitliliğini daha da zenginleştirir. Azınlıkları elde tutmak için şu yaklaşımlar göz önünde bulundurulur.
a.      İnsanlara farklı ama adil davranın,
b.      Çeşitlilikten ötürü minnettarlığınızı gösterin,
c.      Çeşitlilikten ticari değer çıkarın.
3.      Kadınları elde tutmak: Firmanızda kaç kadının üst düzey yönetim pozisyonlarında bulunduğunu ve kaçının bu yolda olduğunu tespit ederek başlayabilirsiniz. Bu stratejiler;
a.      Mevcut durumu analiz edin,
b.      Cinsiyet eşitliği meseleleri tartışın,
c.      Kadınları başarılarının önündeki “görünmez” engeller yok edin,
d.      Kuruluş içinde destek geliştirin,
e.      Kadınların yönetim biçiminin iş hayatı için iyi olduğuna dair kavrayışı teşvik edin. 
4.      Olgun işçileri elde tutmak (X kuşağı): Deneyimleri çalışanlarıdır ve birçoğu artık emekliliğe yönelmiştir. Peki ya bu çalışanlarımızı elde tutmak için ne yapabiliriz.
a.      Sorumluluk göstererek sadakat kazanın,
b.      X kuşağına kariyer geliştirme seçenekleri verin,
c.      İş ve hayat dengesi için fırsatlar sağlayın,
d.      Ayrılan bir çalışansa geri dönebilme imkânı sağlayın,
e.      Ne istediklerini sorun ara sıra,
f.        Esnekliği destekleyin,
g.      Ödenek sisteminizi kişiye göre uyarlayın,
h.      Çalışmaları ilginç bir hale getirin.
5.      Genç işçileri elde tutmak (Y kuşağı): Firmanın işgücüne özel bir tür enerji, tazelik, gelişkin teknik bilgi getirirler. Bu grubun şirketler için zorlukları da vardır tabi. Şirketlerden beklentileri yüksektir çünkü kendi standartlarında yüksektir. Yaptıkları işin önemini ve değerini vurgulamazsanız kendini değerli hissedeceği şirketlere yönelir. Genç işçileri elde tutmada uygulanabilecek stratejilerden bazıları;
a.      Kişisel becerilerini ve hedeflerini anlayıp çalışmalarını buna uygun düzenleyin. Çalışmaları kişiselleştirin,
b.      Öğrenim yoluyla yol gösterin,
c.      Onlardan bağımsız be kesintisiz geri bildirimler alın. Ve geribildirim sunup karşılığını da bekleyin,
d.      Görevi düşünün zamanı değil,
e.      Yaptıkları işin değerini ve anlamını vurgulayın.

 Son olarak elde tutma boşluklarını teşhis edip kapatmak için atılacak adımları sıralarsak,
a.       Çalışanların devir hızı ve işten çıkış görüşmeleriyle ilgili bütün verileri toplayıp analiz edin.
b.      Elde tutmayla ilgili tutum ve deneyimleri almak için yöneticilere anket yapın.
c.      “Geleceğe çekme” oturumlarıyla ileriye bakın.
d.      Zayıf elde tutmanın yarattığı “sancı noktalarını” tespit edin.
e.      Arzu edilen geleceğe ulaşmanın önündeki engelleri tespit edin.
f.       Boşlukları doldurmak için olası stratejiler hakkında beyin fırtınası yapın.
g.      Odak gruplarından ve görüşmelerinden bilgi toplayın.
h.      Topladığınız bilgileri kullanarak şirket için bir dizi elde tutma stratejisi ve hedefi geliştirin.
i.        Elde tutma için bir ekip kurun ve görev tanımları düzenleyin. Sadece sorumluluk alanında iyi çalışanı kaçırmamayı görev bilmiş personel ekibi olsun. Bu işe yoğunlaşarak şirkete katkı sağlayacak çözümler üretebilsin.

İyi çalışanı elde tutmanın en zor olduğu sektörler, telekomünikasyon, bankacılık, bilişim, ilaç, inşaat, enerji gibi teknolojinin önem kazandığı sektörler. Elde tutulması en zor pozisyonlar ise pazarlama ve marka yönetimi pozisyonları, satış pozisyonları, teknik uzmanlar çalışan devrinin yüksek olduğu pozisyonlardır. Bu pozisyonlarımız için yedek kulübemizde mutlaka ek çalışanlarımızın olması gerekir. Bu da bilinesi bilgiler J

Zühre Turunç
Haziran 2012

23 Haziran 2012 Cumartesi

Yemek Sepeti


Yemek Sepeti

Öğle arasında yemeklerinizin geldiği şirketi tanımak istemez misiniz?

Boğaziçi Üniversitesi'ni bitirdikten sonra Amerika'dan yeni bir iş fikriyle dönen Nevzat Aydın, 2000 yılında arkadaşı Melih Ödemiş ve Cem Nufusi ile birlikte yemeksepeti.com'u kurmak için çalışmaya başladı. Yemeksepeti.com ülkemizin en gelişmiş ve ilk online yemek siparişi sitesidir. 2000 yılı içerisinde faaliyete geçmiş olan Yemeksepeti.com ülkemizdeki paket servis anlayışına çok daha verimli ve hızlı bir alternatif getirmeyi hedeflemektedir. Misyonu; öncelikle Türkiye'deki, daha sonra ise Orta Doğu ve Avrupa'nın gelişmekte olan ülkelerindeki tüm internet kullanıcılarına ve ilgili tüm restoranlara, internetten yemek siparişi verebilme ve alabilme olanağı sağlamaktır.


    Dipnot: Resimler hurriyet.com.tr’den alınmıştır.


İlk etapta 15 restoran hedef seçildi ancak söz konusu restoranlar internetten satışa inanmadığı için yemeksepeti.com'a yatırımda bulunmayacaklarını söyleyince yeni bir fikir buldular. Buna göre her alışverişten restoranlar da komisyon alabilecekti. Restoranlar para kazanmaya başladıkça yatırımını da artırmaya başladı ve bugün Balmumcu'daki yeni "kampüsüne" taşınan yemeksepeti, günde 120 bin kişiye hizmet veren bir portal haline geldi. 


Yaklaşık 200 çalışanı olan yemekSepeti, 40 ilde hizmet veriyor.  5 binden fazla restoranın en son menülerine ulaşarak ekstra ücret alınmaksızın kullanıcıların yemek siparişi verebilmesine olanak veren yemeksepeti, sadece İstanbul'da 2949 restoran ile servis veriyor. 2010 yılının mart ayında Izrestorana.ru adıyla Rusya pazarına giren şirket, aynı yılın Nisan ayında ise Foodonclick.com adı ile Birleşik Arap Emirlikleri pazarına katıldı.


Yemeksepeti.com öncelikle bu çerçevede olmak üzere yemek ile ilgili tüm konularda faaliyet göstermektedir. İnternet teknolojilerindeki bütün yenilikleri takip eden ve alanına giren uygulamaların hemen hepsinde Türkiye'de öncü olan Yemeksepeti.com, günlük hayatımızda son derece ciddi bir sorun olan 'Acaba ne yesek?', 'Pizzacının telefonu kaçtı?', 'Telefondan sipariş verelim ama hep diet kola yerine normal kola geliyor', 'Menü olsaydı da neler yiyebileceğimizi görseydik', 'Acaba o buraya paket servis yapıyor mu?', 'Netteyim şimdi telefon açamam, bir daha bağlanmam da dakikalar sürer', 'Toplantıya girmeden siparişi versem acaba adam gelince bekler bekler gider mi?', 'Biberini bol koy dedim yine bal gibi tatlı geldi' ve benzeri yüzlerce probleme son derece radikal bir çözüm getirmesi açısından Türkiye'de bir ilki gerçekleştirmektedir.


Bu buluşma tamamıyla interaktif bir ortamda sağlanıp teknolojinin tüm imkanları ile desteklenerek hata payı sıfıra yaklaştırılmış, verilen bir siparişin en kısa zamanda ve en doğru şekilde kullanıcıya ulaştırılması bir hedef değil bir zorunluluk olarak belirlenmiştir. Servis hızını ve kalitesini sürekli arttırmayı hedef olarak seçmiş olan Yemeksepeti.com, şu aşamadaki faaliyetlerini altı ana konu başlığı altında toplamıştır;



-Internet kullanıcılarına istedikleri restoranlardan istedikleri yemekleri sipariş verebilme imkanını hiçbir ek ücret ödemeksizin sunmak.

-Internet'ten de sipariş almak isteyen restoranların hepsine, hem mevcut olan altyapılarını kullanarak hem de en gelişmiş teknolojiyi yakalayarak sipariş alma olanağı sağlamak.
-Kullanıcıyı sipariş verdiği restoranların bulunduğu kişisel web sayfası ile karşılamak ve bu restoranların menülerindeki değişikliklerden kullanıcıyı haberdar etmek.
-Yemeksepeti.com'dan verilen siparişleri inceleyerek kullanıcının damak tadı ve bütçesi çerçevesinde yeni menülerin, promosyonların ve yemeksepeti.com ailesine katılan yeni restoranların bilgilerini kullanıcıya bildirmek.
-Yemek siparişini kullanıcının belirleyeceği ileri bir tarih ve saatte kendisine ulaşacak şekilde verebilmesini sağlamak.
-Yemek kavramı ile ilgili tüm konularda internet kullanıcılarını bilgilendirmek ve bir yemek portalı olarak hizmet vermek.



NOT: Özellikle bu firmayı bugün büyüteç altına almamın nedeni Yemeksepeti.com’un özellikle ilan yaratıcılığını çok seviyorum. Baktım ki Hürriyet yeni kampüslerini tanıtıyor bizde değinelim dedim J

Bu kadar firma bilgisinden sonra yeni ofisleri ile ilgili birkaç link verelim J


Webrazzi TV’nin yeni program dizisi girişim ofisleri olarak ele aldığı yemeksepeti.com’un ofis videosu için: http://www.webrazzi.com/tv/video/girisim-ofisleri-yemek-sepeti/4e77bebed27dc_4fbcf82b13dff ,

Hürriyet gazetesinde çıkan görseller için: http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/galeridetay.aspx?cid=57505&rid=2



Zühre Turunç
Haziran 2012

Yeni Nesil İK




Yeni Nesil İK

Bilgi teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte Y kuşağı insan kaynaklarının görev ve sorumlulukları aynı kalsa da uygulamalarda değişikliklere neden olmuştur. Bilgi toplumlarında görülen ortak özellik donanımlı çalışan, artan müşteri istekleri olmuştur. Donanımlı çalışanlardan kasıt kendini geliştiren, bilgilerini güncel tutan, pazarlama yeteneği kuvvetli, takım çalışmasına yatkın, tasarımı ruhlu, hayal gücü yüksek ve sonuç odaklı çalışandır. Bu yetkinliklere denk gelen personel grubu ise “Y Kuşağı”dır.

Yeni nesil İK uygulamalarındaki değişmelere değinecek olursak öncelikli olarak işe alımlarda büyük değişim görülmektedir. İşe alımlar artık kağıt üzerinde ve elle başvuru olarak yapılmıyor. Kariyer portalları bile artık eskisi kadar sık kullanılmamakta. Bunların yerini sosyal medya aldı. LinkedIn, Facebook, Twitter aday arama konusunda sık kullanılan alanlar oldu. Çalışanların CV’lerinin yanı sıra profil bilgileri de işveren açısından önemli bir yer aldı. Y kuşağı çalışanların iş yaşamı haricinde sosyal kimliği de ön planda yer alıyor. Katıldığı kulüpler, etkinlikler, hobiler vs. klasik mülakat sorularının yerini Neden? Nasıl? Ne? sorularına bıraktı. Hangi işi yaptığı, nerelerde çalıştığı bilgilerinden çok o işi neden yaptığı daha önemli hale geldi. Örneğin Yeni Nesil İK zirvesinde Siemens Genel Müdür Yardımcısı Ali Rıza Ersoy sunumu sırasında kendisinin personel alırken CV’lerine bakarken sondan başlayarak incelediğini söyledi. Nedenini de; kişinin hobileri, etkinlikleri, yetkinlikleri, sosyal hayatının işi nasıl yapacağını yada beklentileri hakkında ipucu vereceğini söyledi. Sporla uğraşan kişilerin dinamik, zeki, çevik ve atak iş yaptığını, yemek kursu vs. gibi etkinliklere katılanların takım çalışmasına yatkın oldukları, yaratıcılık ve farkındalıklarının da yüksek olduğu farklı bir araştırma konusudur.

 Y kuşağı çalışanlar kurumsal imajları önemserler. Fakat işe alınırken kendilerinin sıradan bir çalışan olarak değil de kişisel oluşturdukları markalarının farkına varılarak tercih edilmeyi arzu ederler. Kişisel markaları onlar için önemlidir. Kendilerini geliştirip, güncelleyip, oluşturdukları kariyer hedeflerinin arkasından giderler. Tüm bunların sonucunda ortak nokta “performans odaklı seçim” oluyor. Çalışanları seçerken performans gösterecek olan eleman seçilmeli.

Dünyada en popüler İK uygulamaları sosyal medyadır. İşe alımlar, şirket tanıtımları, şirket içi iletişim konularında sosyal medyayı sık sık kullanmaktayız. (Bu konunun derinlemesine incelenmesi gerekir)

Teknolojik gelişmelerle birlikte sınırsız çalışma ortamları sağlanmaktadır. 7/24 her ortamda çalışma J bunun yanı sıra sanal organizasyonlar düzenlenmekte. Örneğin yeni nesil toplantılar sanal olarak farklı ülke yöneticilerinin katılımıyla gerçekleşebiliyor. Görüntülü konuşma sayesinde ulaşım sağlamadan uzakları yakınlaştırıyor.

Yeni Nesil İK uzmanları “hayır” demeyi unutup yenilikçi özelliğe bürünerek bir olay karşısında “olabilir, nasıl, bakalım” cevaplarıyla düşünme eylemi içine girmeleri gerekir. Kestirip atmak yerine dinleyip soruna çözüm üretilmeli ya da yeni yollar geliştirilip orta yollar bulunmalıdır.

Y kuşağı çalışanların sürekli iş değiştirmesi ve şirketlere bağlılığının olmamasından dolayı İK olarak bağlılık yönetimi uygulaması gerekir. Niye ben bu şirkette kalıyım diyen çalışana geçerli nedenler sunup şirketi tercih edilir hale getirmesi gerekiyor. Buda İK’nın pazarlama yönünü çıkarmasını gerektiriyor.


Son olarak İK’da yeni trendleri sıralarsak;
Globak İK
Yetenek İK
Farklılıkların yönetimi
Bağlılık yönetimi
Psikososyal İK yönetimi
Esnek ve hızlı İK
Değer zinciri İK
Yenilikçi İK
Entegre İK yönetimi
Karma ve yapılandırılmış öğrenme modeli
Teknolojik İK
Rekabetçi İK
Sürekli ve sürdürülebilir İK
Yeni lider İK
İK pazarlama ve iletişimi

NOT: bu trend sıralaması Yeni Nesil İK zirvesinde Yücel Atış’ın sunumundan alınmıştır.

Zühre Turunç
Haziran 2012

19 Haziran 2012 Salı

DİKKAT! Çalışanlar kaçıyor…


DİKKAT! Çalışanlar kaçıyor…

            Şirketler her zaman en iyi çalışanlarını rakiplerine kaptırma riski altındadır. Ve yetenekli çalışanlar ayrıldıklarında bilgi ve deneyimleri de onlarla birlikte gider. Bu yüzden de şirketin mağdenin de yer alan değerli taşlarımızı elde tutmamız için çabalamamız gerekir.

            Elde tutma işyeri açısında iyi çalışanları belirli işlev veya seviye için en uygun süre boyunca alıkoymak anlamına gelir. İyi çalışanları elde tutmak, pek çok nedenden ötürü iş dünyasında başarının en önemli bileşeni sayılır. Elde tutmanın önemlerini sıralarsak;

·        Şirketler entelektüel sermaye ye bağımlıdır. Yani bugünün başarılı işleri, ancak yaratıcı yeni fikirlerle ve en iyi ürün, hizmetlere çalışanların bilgi ve becerileri(entelektüel sermayeleri) ile kazanılabilir.

·        Şirketlerden ayrılanlar artıyor. (yapılan araştırmalara göre);
-Çalışanların %33’ü “yüksek risklidir” Şimdiki işyerine bağlı değildir. Önümüzdeki iki yıl boyunca kalmayı planlamamaktadır.
- Çalışanların %39’u “kendini tuzağa düşmüş” hisseder. Kuruluşa bağlı değildir. Ancak önümüzdeki iki sene boyunca kalmayı planlar.
- Çalışanların %24’ü ise “hakikaten sadıktır” Kuruluşa bağlıdırlar ve en az iki yıl boyunca iş değiştirmeyi düşünmezler.

                    Durum ortada çalışanı elde tutmak lazım J

·        Çalışanların yerine başkasını koymak maliyetlidir. Çalışanların devrinin maliyeti çok yüksektir.  Çalışanlar kaybedildiği zaman;
-yeni çalışan arama gideri ve görüşme giderleri,
- yönetici ekip ve üyelerin görüşmeye ayırdıkları zaman,
- işe alınan kişinin eğitilip göreve başlatana kadar geçirilen zaman,
- yeni işe başlayanın işe aşlama primi, taşınma masrafı ve diğer ödemeler,
- yeni işe başlayan kişinin düşük üretkenlik göstermesi (adaptasyon süresi) gibi şirkete bir sürü maddi kayıp yaşatmış olur.

·        Çalışanların ayrılması müşteri memnuniyetini ve karlılığını aşındırır. Uzun süreli çalışanlar şirketle özleşir ve gelen müşteri şirketinizle o çalışan sayesinde bağ kurar. Sizin uzun süreli çalışanınız ayrıldığı zaman şirketin yapı taşı eksilmiş gibi müşteride bocalayabilir. Bu durum bazen sadece çalışanı kaybetmekle değil müşteri kaybına da yol açar.

Peki ya çalışanlar bir şirkette neden kalır?
JŞirketleriyle gurur duydukları için,
J Uyumlu üst yöneticileri oldukları için,
J Ücretleri iyi olduğu için,
Jİş ve çalışanlarla ilişkileri iyi olduğu için,
JTabi ki de işlerini sevdikleri için.

Peki ya çalışanlar şirketlerinden neden ayrılır?
L Yönetici değişiklikleri,
L Yönetim karar değişiklikleri,
L Takım arkadaşlarının ayrılması veya değişimi,
L Kişinin görev ve sorumluklarının değişimi ile teşvik duygusunun azalması sonucundan çalışanlar işten ayrılırlar.

Fakat çoğu zaman neden ayrıldıklarını bir sebebe dayandıramazlar yada durumu ayrılmadan şirket içindeyken çözmek için uğraşmazlar. Bu farkındalığı yakalamadıkları için de oradan oraya savrulmaya mahkumdurlar.

 Değerli çalışanları teknede tutmak gerekJ

Haziran 2012
Zühre Turunç

14 Haziran 2012 Perşembe

LinkedIn




2003 yılında kurulmuş olan LinkedIn, daha verimli ve başarılı kılmak üzere dünyanın dört bir yanındaki profesyonelleri birbirine bağlamaktadır. Fortune 500 şirketlerinin hepsinin yöneticileri dahil olmak üzere dünya genelinde 135 milyon kullanıcıya sahip olan LinkedIn, internet üzerinde dünyanın en büyük profesyonel ağıdır. Şirket, üye abonelikleri, pazarlama çözümleri ve insan kaynakları çözümlerinden gelen gelirlerle çeşitlendirilmiş bir iş modeline sahiptir. Şirket merkezi Silikon Vadisi’nde bulunan LinkedIn, ayrıca Kuzey Amerika, Avrupa, Asya ve Avustralya’da da ofislere sahiptir.

Dünya genelinde 150 milyonun üzerindeki üyesi ile dünyanın en büyük profesyonel ağı olan LinkedIn, bugün, Türkiye’de bir milyonun üzerinde profesyonel üyeye sahip olduğunu duyurdu.
Bugün yapılmış olan duyuru, Avrupa’nın en hızlı büyüyen pazarı olmasına yardımcı olmak üzere geçtiğimiz yaz LinkedIn’de Türkçe dilinin sunulmasını takip etmektedir.

LinkedIn EMEA Bölgesi Genel Müdürü Ariel Eckstein, bugünün en hızlı büyüyen global ekonomilerinden biri olan Türkiye’nin üyelik dönüm noktası ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Eckstein[1], “Türkiye, coğrafi ve ekonomik açıdan LinkedIn için stratejik bir pazar teşkil ediyor. Artış gösteren yabancı yatırım ile birlikte Türkiye’nin Avrupa ve Doğu arasındaki köprü konumu, yeni iş fırsatları ile daha da fazla karşılaşacak olan Türk profesyonelleri için ümit vaat ediyor.”

Tüm bunlara ek olarak, Aviva, Abdi İbrahim, Medyasoft ve Doğuş Holding’in de aralarında bulunduğu Türk işverenler, Türkiye’deki en iyi yetenekleri bulmak ve işe almak üzere LinkedIn’in İnsan Kaynakları Çözümlerini kullanıyor. LinkedIn üzerinden şirketler, geleneksel işe alım araçlarına oranla en iyi adayları daha hızlı ve daha düşük maliyetlerle bulabiliyor ve işe alabiliyor.




Gelelim LinkedIn faydalarına ;
·        Eski veya yeni iş, okul arkadaşlarınızla irtibatta kalmanızı sağlar.
·        Ne kadar çok arkadaş o kadar çok iş ağı olur.
·        İş başvurularını takip edebilirsiniz.
·        Şirketleri takip edip sektörel gelişmeler hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
·        Her tartışmada yeni bilgi öğrenip, bilmediklerinizin yanıtını arayabilirsiniz.
·        Çalışmak istediğiniz şirketin personelleri ile irtibata geçebilir beklide iş bulma konusunda nasıl bir yol izleyebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
·        Şirket etkinliklerinden veya eğitim fırsatları hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
·        Hedeflerinize ulaşmak için gereken kişileri bulup irtibata geçip bir adım daha öne geçebilirsiniz.
·        Linkedin profiliniz facebook profili gibi değil bir CV niteliğinde sizi iş dünyasına tanıtmakta.

İlk profesyonel sosyal ağ olma özelliğini taşıyan LinkedIn üye sayısı, marka gücü ve ulaştığı 168 milyon dolarlık gelirle birçok web sitesini kıskandırıyor. Öyle ki LinkedIn, her gün CEO, en üst düzey ve bölüm yöneticileri gibi orta düzey yöneticilere, iş veya haber sitelerinden daha fazla erişebiliyorSon zamanlarda okuduğum bir çok makale ve yazıda Linkedin faydalarından çokça bahsetmişler. Özellikle artık işe alımlarda kariyer motorlarını kullanmaktan çok Linkedin üzerinden arama yapıp kişi profillerini inceleyip irtibata geçtikleri belirtilmekte.

Hala bir Linkedin profiliniz yoksa  http://tr.linkedin.com/
Zühre Turunç
Haziran 2012